Sıkça Sorulan Sorular

Kıbrıs Tüp Bebek Merkezi

Anne yaşı en önemli etkendir. 44 yaşında sonra pratik olarak gebelik şansı ihmal edilebilecek kadar azdır.Geçirilmiş enfeksiyon ve ameliyatlar tüplerin tıkanmasına neden olarak gebelik şansını olumsuz yönde etkiler. Rahimde bulunan ve bebeğin tutunmasına engel olan polip,miyom gibi patolojiler,rahim anomalileri,spermlerin bozuk olması da diğer nedenler arasındadır.
Öncelikle anne adayının yumurtalıkları ilaç tedavisi ile uyarılır. Yeterli olgunluğa erişince yumurta toplama işlemi yapılır. Aynı gün baba adayı da sperm verir. Yumurta ve seçilmiş sperm hücresi laboratuar ortamında birleştirilerek 5 gün sonra anne adayının rahmine anestezi gerektirmeyen 5-10 dakikalık bir işlemle yerleştiriliyor.
Sperm sayısı yetersiz ise mikroenjeksiyon yapılır. Hiç sperm olmaması durumlarında ise cerrahi yöntemlerle testislerden sperm aranması gerekir.
Tedavinin başından gebelik testi gününe kadar yaklaşık 30 gün sürer.
Tüp bebek 44 yaşına kadar uygulanabilir. Ancak 40 yaşından sonra şansın az olduğu bilinmelidir.
Ödeme yapacağınız miktar size yapılacak tedaviye göre değişmekle birlikte işleminizle ilgili yapmanız gereken ödeme tutarını sizi tedaviye hazırlayan koordinatörünüzden ya da muhasebe departmanından öğrenebilirsiniz. Ödemelerde taksitlendirme yapılamamaktadır.
Vajinal ultrason ile ince bir iğne kullanılarak yumurtalar toplanır.Genelde kısa süreli anestezi altında gerçekleştirilen bir işlemdir.
Transfer günüden sonra 12. gün yapılacak olan kanda Beta-HCG testi ile hamilelik olup olmadığı görülebilmektedir. Embriyo transferi sonrasında hemşire hanımlar test tarihi ile ilgili kesin hangi gün yapılacağı hakkında bilgi vermektedirler.
Cinsel yaşam ve spor dışında normal aktivitelere transfer sonrasında hemen dönebilir.
Tüp bebek tedavisi ile beraber uygulanan PGT ile yapılan tarama sonucunda embriyolar tek-tek kromozomal olarak değerlendirildiğinden % 99.9 doğru sonuç alınmaktadır. Dolayısıyla elde edilecek gebelikte cinsiyet garanti altına alınabilmektedir.
İki tüp bebek tedavisi arasında hem psikolojik hemde hormonal yönden en az 2 ayın geçmesini uygun buluyoruz.